Aile ve Toplumsal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, mağdurlar üzerinden bir siyaset çatışmasına gerek olmadığını belirterek, “Siyasetin her bir ferdinin, her bir gurubunun siyasi parti gözetmeksizin söylüyorum bir ortaya gelelim ve bu sorunları çözmeye odaklanalım” dedi. Bakan Yanık, “Bizim için Bakanlık olarak ya da hükümet olarak 20 yıldır hiç değişmeyen bir biçimde tek değerli olan bahis çocuğun üstün faydasıdır. Çocuksa, mağdurun korunmasıdır. Rastgele bir ferdî hak ihlali varsa çocuk kelam konusu olduğunda çocuklardan öteki koruyacağımız hiçbir üstün fayda yoktur” dedi.
10 Aralık 1919 Birinci Türk Bayan Mitingi’nin 103. yıl aktiflikleri çerçevesinde düzenlenen toplantıya katılmak üzere Kastamonu’ya gelen Aile ve Toplumsal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, İsmailağa Cemaati’ne bağlı Hiranur Vakfı’nın kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel’in kızı H.K.G.’nin 6 yaşında imam nikâhı ile evlendirilmesine ait açıklama yaptı.
“Çocuk kelam konusu olduğunda çocuklardan diğer koruyacağımız hiçbir üstün fayda yoktur”
Bakanlık olarak açılan kamu davasına müdahil olduklarını tabir eden Bakan Yanık, şunları söyledi:
“Son günlerde basında yer alan bizimde Bakanlık olarak açılan kamu davasında müdahil olduğumuzu tabir etmek isteriz. H.K.G. konusunda kısa bir açıklama yapmak istedim. Bir televizyon kanalında yaptığım değerlendirmenin farklı biçimde çarpıtıldığını ve farklı bir kadro değerlendirmelere husus edildiğini öğrendim. Şunun altını çok kalın çizgilerle söz etmek istiyorum. Bizim için Bakanlık olarak ya da hükümet olarak 20 yıldır hiç değişmeyen bir biçimde tek değerli olan husus çocuğun üstün faydasıdır. Çocuksa, mağdurun korunmasıdır. Rastgele bir ferdî hak ihlali varsa çocuk kelam konusu olduğunda çocuklardan öbür koruyacağımız hiçbir üstün fayda yoktur. Bu temel hareket noktasından yola çıkarak biz bugüne kadar çocukların kelam konusu olduğu cinsel istismar olabilir, ihmal olabilir, şiddet olabilir, rastgele bir harekette bizim tek gayemiz çocuğun korunması, teminat altına alınması, rehabilite edilmesi, güzellik halinin korunmasıdır. Hasebiyle bu sorunda de tek hareket noktamız, mağdurun mağduriyetinin giderilmesi, dava sürecinde türel dayanağın sağlanması, sonrasında şayet muhtaçlığı var ise ve talep ederse toplumsal takviyenin, psikososyal dayanağın, ekonomik takviyenin, barınma muhtaçlığı var ise bunun sağlanmasıdır. Kısaca devlet olarak biz, mağdurun neye gereksinimi var ise bunu temin etmekle yükümlüyüz ve biz bu davada esasen şu an itibariyle tarafız. Tarafız Bakanlık olarak, bundan daha ötesi yok. Hasebiyle burada rastgele bir halde bir grup tartışmalara mahal vermeyecek biçimde sıkıntıyı dikkatle ve ciddiyetle takip ettiğimizi, daha öncesinden itibaren mağdurun kurumlarımıza müracaatı ile en üst seviyede dayanak sağlanmış, kapalılığı sağlanmış, muhafazası sağlanmıştır.
“Bu yeni bir hadise değil bizim için”
Bu yeni bir olay değil bizim için. Biz, Bakanlık olarak bu olayın başından beri, mağdurun bize geldiği birinci günden itibaren içindeyiz aslında. Bunu bir kez tabir edeyim. Bu cins hususlar çocuğun istismarı, bayana şiddet siyaset üstü bir sıkıntıdır. Siyasetin gereci yapmayalım kelamını yeniliyorum. Siyaset konuşmasın değildir bunun manası. Siyaset olarak hepimiz farklı görüşler olabilir, farklı kanılar olabilir, değerli değil, hepimiz konuşalım. Lakin bunun üzerinden siyasi bir rant peşinde koşmayalım. Zira bu maalesef beşere ait bir mevzudur. İnsanın olduğu yerlerde de bu çeşit çirkinliklerle karşılaşıyoruz.”
“Herkesin mağdur olabileceği bir sıkıntıdan bahsediyoruz”
Mağdurlar üzerinden bir siyaset çatışmasına gerek olmadığını belirten Bakan Yanık, “Hiçbir toplumsal kümesi, hiçbir eğitim kümesini, hiçbir eğitim kümesini ayırıp da burada şiddet olmaz, burada çocuk istismarı olmaz diyemiyoruz. O yüzden problem çok komplike, bir kere daha altını çizerek söyleyeyim, sıkıntı çok komplike, sorun çok katmanlı, herkesin mağdur olabileceği bir sıkıntıdan bahsediyoruz. O yüzden hepimizin elbirliği ile soruna sahip çıkması gerekiyor. O yüzden siyasetin gereci olmaması gerekiyor. O yüzden herkesin bu sıkıntıyı can yakıcı bir problem olarak ele alınıp ortak çıkması gerekiyor. Fakat bunu siyaseten muhataplarımızı, muarızlarımıza ateş etmenin bir aracı kılarsak bu sıkıntıları çözemeyiz. Bu sıkıntıların mağdurları ikincil bir sefer daha mağdur olmuştur. Buna kimsenin hakkı yoktur. Biz de Bakanlık olarak bu mağdurların bir defa daha siyasetin aparatı olarak kullanılmasına müsaade edemeyiz. Bunun altını çiziyorum, kim üzerine alınıyorsa alınsın. Bunun altını çizerek söylüyorum. Biz Bakanlık olarak bu noktada bu mağdurların haklarını koruyabilmek için mağduriyetlerini giderebilmek için can güvenliklerini sağlayabilmek için barınma gereksinimlerini karşılayabilmek için elimizden gelen her türlü hizmeti sağlamaya çalışıyoruz. Bundan sonrada sağlayacağız. Bunu toplumsal bir sorun haline, toplumsal farkındalık diyoruz. Farkındalık buradan başlayacak. Yetkililerden başlayacak. Yetkililerden başlatmadığınız toplumsal farkındalığı kamuoyuna yansıtabilir misiniz? Toplam katmanlarına indirebilir misiniz, hayır. O vakit bizden başlaması lazım. Lütfen, mağdurlar üzerinden bir siyaset çatışmasına gerek yok. Siyasetin her bir ferdinin, her bir gurubunun siyasi parti gözetmeksizin söylüyorum bir ortaya gelelim ve bu sıkıntıları çözmeye odaklanalım. Bu sorunlar zira hiç kimseyi istisna tutmuyor. Hiçbirimizi, hiçbir toplumsal gurup bu türlü bir husustan maalesef istisna tutulamıyor. O yüzden bizim için kıymetli, bizim için can yakıcı ve bizim için en başından itibaren çok hassasiyetle, çok dikkatli bir biçimde takip ettiğimiz bir mevzu. Bundan sonrada takip etmeye devam edeceğiz” diye konuştu. (İHA)