NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Kahramanmaraş merkezli sarsıntı felaketinin akabinde Türkiye’ye geldi. Stoltenberg ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu görüştü.
Stoltenberg ve Çavuşoğlu kameraların karşısına geçerek açıklamalarda bulundu.
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun açıklamasından satır başları;
“NATO makamları birinci andan itibaren taleplerimiz doğrultusunda süratle harekete geçti. Sayın Genel Sekreter, Pakistan’dan çadırların süratle gelmesi için müttefiklerle görüştü. Stoltenberg bugün Cumhurbaşkanımızla görüşecek. Genel Sekreter daha sonra bölgeye gidecek. Ulusal Savunma Bakanı Hulusi Akar, kendisini karşılayacak ve bölgeyi ziyaret edecek.
İkili görüşme fırsatını bulunca bölgesel bahisleri da değerlendirdik. Ukrayna’daki son durum, tahıl mutabakatı görüşüldü. Bugün öncelikli bahsimiz değil ancak İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği konusunu ve Madrid’de imzalanan mutabakatın gerekliliklerini yerine getirmesini konuştuk.”
Jens Stoltenberg’in açıklamalarından satır başları:
“Bu ittifakın kurulmasından beri ittifak topraklarında yaşanan en ölümcül felaket. Hayatlarını kaybedenlerin ailelerine başsağlığı diliyorum. Bugün Türkiye ve Suriye’yle dayanışma için buradayım.
NATO’nun bütün ülkelerinde beşerler milyonlarca euroluk bağış kampanyası düzenliyor. Aday ülkeler Finlandiya ve İsveç’in eforları da çok kıymetli.
NATO yerinden edilmiş binlerce insan için konaklama imkanı sağlamaya çalışıyor. Vakit müttefiklerin yanyana durup Türkiye’yi güçlü bir biçimde destekleme vakti.”
Stoltenberg, İsveç ve Finlandiya’nın üyeliğine ait soruya şu cevabı verdi: İsveç ve Finlandiya’nın kıymetli adımlar attığını düşünüyorum. Ben onaylama zamanalrının geldiğine inanıyorum. Türkiye’nin de son derece legal güvenlik tasaları olduğunu biliyorum. Bu nedenle üçlü mutabakat zaptının değerli başlığı terörizmle ilgiliydi. Vilnius Tepesi’nin de değerli bir başlığı terörizm olacak. İsveç ve Finlandiya’nın başvurusu için ben her ikisinin de şu etapta onaylanabileceğini düşünüyorum lakin temel husus ikisinin birebir anda onaylamak değil, onların üye olması. Kur’an-ı Kerim’in yıkılmasıyla ortaya çıkan acıyı anlıyorum ve paylaşıyorum. Ben kutsal kitabın yakılmasının utanç verici olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle bu hareketi şiddetle kınadım. Tıpkı vakitte İsveç hükümeti ve İsveç Başbakanı’nın bu hareketleri kınamasını manalı buluyorum. Bu hareketler İsveç’te gayrıhukuki değil lakin İsveç hükümetinin kesin bir durum aldığını düşünüyorum.