Türkiye, 14 Mayıs’ta yapılan seçimlerde sandık başına gitti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Kemal Kılıçdaroğlu, yüzde 50 barajını aşamayınca cumhurbaşkanlığı yarışı ikinci cinse kaldı. Milyonlarca vatandaş tekrar sandık başına gidecek ve adaylar, 28 Mayıs’ta tekrar yarışacak. Seçimler öncesi yaptıkları yayınlarda ve gazete manşetlerinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı amaç alan Batı medyası, çark etmeye başladı. Kılıçdaroğlu’nun hezimetini kabullenen Batı medyası, CHP başkanından umudunu yitirirken Erdoğan’ın güçlü duruşundan bahsetti. Erdoğan’ın Türk dış siyasetine verdiği taraf Alman devlet kanalı ZDF’de ele alındı.
ZDF sunucusu Markus Lanz, yaptığı tahlilde şu tabirleri kullandı; “Bir yerlerde güç vakumu oluştuğunda Erdoğan dışında hiç kimsede bunu hissetme yeteneği yoktur. Bir yerlere girme talihi varsa. Ve o da orada. Bugünkü durum Suriye’de, Irak’ta böyledir, Libya’da, Azerbaycan’da, Ukrayna’da… Her yerde Türk SİHA’ları uçuyor. Yani diğer bir deyişle ‘Erdoğan her yerde müdahil”
Hristiyan Demokrat Birlik Partisi (CDU) Milletvekili ve Almanya Federal Meclis Dış Siyaset Kurulu Lideri Norbert Röttgen ise Lanz’ın kelamlarına hak verdi ve şunları kaydetti; ”Bu sahiden bu türlü ve akabinde gelişen savaşta Türkiye tarafından desteklenen Azerbaycan, Rusya tarafından desteklenen Ermenistan’a karşı orada Türk SİHA’ları belirleyici oldu. Erdoğan bütün bölgede, bölgeye kapsamlı bakıldığında. Erdoğan’ın daima istikrarlı faaliyetler yürüttüğü çok büyük bir saha… Libya mesela… Orada faal… Tıpkı vakitte Doğalgaz sondaj faaliyetleri yürütüyor. Libya hükümeti ile muahedeler sağladı. Bu, onu birebir vakitte güç siyasetiyle da ilişkilendirdiği manasına gelir.”
Çözüm odaklı diplomasi trafiği yürüten Erdoğan’dan övgüyle kelam eden Norbert Röttgen, kelamlarının devamında şu değerlendirmede bulundu; ”Bütün bölgesel siyasette; Kıbrıs sorunu, Yunanistan, Kafkasya, Azerbaycan, Suriye siyaseti, Rusya siyaseti… Zira ondan sonra gelecek olanın orada bir şeyleri değiştirmek için hareket alanı olmayacak ve böylelikle istikrarda tutuyor her şeyi. Tarafsız anlaşılmam için cümlelerimi dikkatli kurmam gerekiyor. O bunu muazzam bir biçimde dengeliyor. O NATO üyesi… Yani Türkiye uzun vakittir NATO üyesi… NATO’nun en güçlü ikinci ordusuna sahip ve tıpkı vakitte Rusya ile sıkı ekonomik münasebet içerisinde; Yani, Türkiye; AB’nin yaptırımlarında, Batı’nın Rusya’ya karşı yaptırımlarında bir arada hareket etmiyor. Tam bilakis, Türkiye ve Türk şirketleri değerli bir merkezdir.”